(bkz: fiddler on the roof)
(bkz: the wizard of oz)

www.imdb.com

notre dame de paris olmaz mı :/

across the universe deyip sözü diğer arkadaşlara bırakıyorum.

(bkz: evita)

(bkz: moulin rouge)
daha çok modern müzikal olarak tanımlansa da (bkz: once)

izlemedim henuz ama:

nine

kingdom of rust'a +1 olsun diye:

moulin rouge

orjinali bir rock opera olan jesus christ superstar
Tommy
The Rocky Horror Picture Show bir de sinema salonunda interaktif seyredildiğinde pek keyiflidir.

edit. klasiklerden the sound of music i atlamamk lazım

Hair

(bkz: cabaret)

Sweeney Todd: The Demon Barber of Fleet Street müzikalin sinema versiyonu var , ve çok iyi . Tim Burton Filmi

Kadıköy'de bildiğim tek yer Balon (: İstanbul'da yaşamadığım için. Çok güzel yer şu kadıköy ya.

Tatile çıkmazsam geleceğim, listeye ekleyebilirsin. Günü yaklaştığında editlerim.

cts daha iyi olmuş, gelirim ben.

mekan tavsiyesi: isis??

Aksaklık olmazsa katılacağım.Ankara zirvelerine katılırdım hep demek kısmet bunda burada katılmakmış :)

cuma öğle vakti zirve olur mu yahu. çalışıyoruz ediyoruz pampa.

Cumartesi saat 18.00 iyi bence mekan olarak da Liman kahvesi nasıl?

saat cuma namazı vakti. o saati değiştirin hemen :)

mekan : karga cafe

kalabalık olunmazsa karga +1

ben de gelirim sanırım ki.

one love varmış ya 2sinde :(

antalya'ye gitmemiş olursam ben de gelirim hello demeye.

+1 sanırım

akşam saatleri olursa

Selam Cumartesi 13:30 en uygun saat, 16:00dan sonra Avrupa yakasına geçmem gerekecek, İstanbulda sadece 1 gün kalacağım akşamında da ailesel sözler verdim, o yüzden akşam 18:00 vs süper olurdu ama ben katılamayacağım için böyle yapmak durumunda kalıyoruz.

İnternete çok limitli girdiğim bir yerde bulunduğumdan siz aranızda yer ayarlarsanız perşembe gibi netleştirirseniz ben seve seve gelirim. İlla Kadıköyün merkezinde olacak diye de bir şey yok, hatta herkese 20 kat daha iyi olacaksa Taksim civarı da yapabiliriz 14:00 gibi.

Sevgiler

Peseve Antalya'da şimdi..

bunu sıfırdan başlık yaparsan daha iyi olur. şu haliyle sadece içinde mesajı olan adamlar görüyor :)

2-3 hafta sonra 2. si yapılırsa ben de katılabilirim buna.

26.siydi güya
artık gelemem ben :( ühüüü

ben de gelebilirim sanırım.
karga bar icin +1 ayrıca

Galatasaray'da saat 13'de eylemim var. Yaklaşık kaça kadar orada olursunuz? Duruma göre gelebilirim. Taksim olsa kesin gelebilirdim. Akışına bırakayım..

not: mekanda açık hava olduktan sonra hiç farketmez bana.

off bunu kaçırmam ben geliyorum. ama kaça kadar oturursunuz ben 4ten önce gelemem. mekan olarakta geçen yapılan ekşiduyuru ve ekşifoto zirvesinin yapıldığı zurich barı tavsiye ederim.

taksim olursa kesin, kadıköyde olacağı kesinleşirse büyük ihtimalle katılırım.

Ekşidyuru zirvesi 2 temmuz cumartesi günü saat 13.30 'da kadıköy karga 'da olacaktır. Mekan rex sinemasının olduğu sokaktadır. Kime sorsanız söyler. : )

eski nickimden ucuruldugum icin katilamayacagimdir :(

evvet ben de katılıyorum.

Ben de ben de :)

%100 değil ama gelmeye çalışacağım.

edit: yağmuru görünce bütün gelme isteiğim kaçtı. size iyi eğlenceler efenim :)

edit 2: ulan yağmur kesildi hay şansımı ben. hava da ne güzel bak.

halov,
evimin dibinde zirve varmış,
geliyorum

ben de gelirim muhtemelen. uyku duzenime bagli.

gelirim de sizi bulabilir miyim orda:D nasıl tanıyacağım!

i'll be there..!!

@serafettin: cok farkli sekillerde yazildigini gordum nickimin ama bu cigir acmis. sondaki noktayi da cok sevdim eheh.

düzelttim : )

Oradayım +1

bana da uyuyormus gibi gozukuyor.

yuksek ihtimal mekanin arac park yeri yoktur, degil mi? yoksa oralarda park edebilecek yer bulabilir miyim? anadolu yakasi pek alakadar oldugum yerler olmadigindan soruyorum. bi kaybolursam daha bulamazsiniz beni.

hiç kız yok mu yahu?

Ben de araçla gelicem abi. Buluruz bi şekil.

Ben 18'i 24 temmuz'da dolduruyorum. Girişte sıkıntı çıkar muhtemelen, o yüzden gelemeyeceğim.

ben de katılıyorum. gönülden ama. anarsınız beni artık :D

Ben de katılmak istiyorum. Ama halletmem gereken işler var. Belki geç de olsa gelebilirim. Bilemedim.

bahçelievler e-5'ten filan alacak arabalı varsa kesin geleyim :P

Bir ihtimal öğleden sonra mekana bi uğrarım. Fakat şu da var, orada ön tarafta bile o kadar kelleyi alacak ortam yok. E nasıl olcak?

Ben 15 kişi + artabilir şeklinde rezerve ettim bahçeyi.

madyb z.burnundan yola cikicam. buraya kadar gelirseniz beraber gidebiliriz. yalniz bunun icin yakin zamanda (en gec yarim veya 1 saat icinde) bana mesaj atmaniz gerek =)

ben de gelebilmek isterdim. iyi eğlenmeler diliyorum hepinize.

yağmur yağmazsa..

Yagmur yagmadi ve cok guzel insanlarla bana hic yetmeyen bir sure birlikte oldum. Gelen herkese tessekur ederim gelen herkese

çok güzel bir zirveydi :)

zirvede cenemle canini siktiklarimdan ozur dilerim :)

serafettinn ve compumaster bizi mahcup ettiniz onun dışında güzeldi :)

:( katılamadığım için çok üzgünüm.. :((

he ya, bi de oyle bir sey var. herkesin hesap odenmis bi tek benimkisi odenmemis :P saka bi yana compumaster tamam abi kazaniyorsun da yuzumuze vurmayaydin eyiydi :/

O mahcup etme serefi bana ait :)

Entrapmen, bir birani almisim cok mu?hiç bir şeyi yüze vurmak amacı yok:)

Gerçekten çok güzel,eğlenceli bir zirve oldu.Bütün arkadaşlar gerçekten çok değerli insanlardı.Hesap içinde teşekkür ederiz Compumaster,mahcup olduk gerçekten :)
Umarım ilerde yine böyle bir zirve yapabiliriz.
Unutmadan zirve fotoğraflarımızı istiyoruz Compumaster :)

saat kaça kadar kalındı acaba orada. ben 19.30 gibi kadıköy'de olabildim de 6 saat geçmiş üstünden, insanlar dağılmıştır herhalde diyip gelmedim.

compumaster 16.00 gibi kalkti. en son 4 kisi 19'a kadar oturduk.

yubidi yubidi ne güzel geçti! hehe

bizim maaşlar karga bar'a gitmiş anlaşılan:(

ahahahh şaka bir yana, afiyet olsun herkese..

sizin maaşlar değil be dambil senin maaşı yedik biz direkt mesela groove salad'ın maaşa filan hiç dokunmadık.

3500$ iyi para bu devirde

$3500 ne yahu?

maaş geyiği yapayım dedim :P

kimin maaşı? iyi para evet :=)

izmite doğru gitmesende feribotla direk yalova mı yapsan ?

yalovaya gitmeyi düşündüm ama feribota binmesi gitme süresi inmesi derken fiyatıyla birlikte tuzlu oluyor.

beyimle ben hem tatlısu motorcusu olduğumuzdan hem de geze geze gittiğimizden o yolda çok yorulmuştuk. Yenikapı - Bandırma arasını en temizi hızlı feribotla 2 saatte gidin. sonrasında da pek bir şey kalmıyor, 5 saatte gidersiniz yaklaşık. ( kafam çok çalışmıyor, 6 da olabilir )
www.ido.com.tr

İzmir Çiğli berbat bir yer, dev tırlar, tankerler, sıkışık trafik, delirtici sıcak, egzos vs.. Oradan trafik yoğunluğunun daha az olduğu saatlerde geçmeye çalışın.

roookie'e katılıyorum, deniz otobüsüyle direk bursa'ya geç bence.

10.000

evlilikle ilgim alakam yok ama, orta lükslükte tahminen o civarda çıkar.

10-15bin

orta kalite beyaz eşya ( buzbolabı, çamaşır, bulaşık makinesi, elektrik süpürgesi, fırın) yaklaşık 4 - 5 bin

perde ( güneşlik ve tül ) bin lira - outlet ya da ucuz yerlerden sadece güneşlik ve uçup kaçmayan bir tülle daha ucuza olabilir de, 500 mesela..

yemek odası takımı ( masa, sandalye ve konsol) 1.5
sadece masa sandalye 700 liraya da çıkar.

yemek takımı artı çatal bıçak takımı: ( bence iç gerek yok ama yazalım yine de) 1.200

halı: 500 lira

yatak odası takımı: bazalı yatak 750 civarı iyi bir şey olur heralde.
evde gardrop yoksa 4, 5 kapılı orta halli bir şey nerden baksan en az 1000
şifonyer vs en az 2000 diyelim, 3 bine kadar yolu var.

yaklaşık 10 bin liraya evi düzersiniz, 15 bine daha rahatca olur.

yurt dışından gelenlerden iste

markafoni, limango vb sitelerde indirimler oluyor ya, onlara bak istersen. bugün bi tanesinde davidofflarda falan indirim vardı hep. çok ilgilenmedim ama, öyle işte.

ek bilgi: kapanan strawberry değil, iki arada bir derede yurtdışından parfüm siparişini tamamen yasaklayan, diğer alışverişleri de en az 2 ayda 1 olmak koşuluyla yılda max 5 sipariş olarak kısıtlayan yeni yönetmelik, genelge her neyse o işte.

telefonla?

işte telefonları bulamadım. varsa bilen bi zahmet?

(git: www.ercanhavalimani.com )

edit: ayrıca tüm liste de burda google aratırsan numaraları da çıkar
(git: www.ercanhavalimani.com )

oradaki freeshop2un adı unifree diye hatırlıyorum. o şekilde aratın bi. derken dayanamadım arattım, buyrun: www.unifree.com.tr

aramak en garantisi, bazen web sitelerinde var görünüyor ama bir gidiyorsunuz ki hüsran. ellerinde yoksa en azından gitmeden alternatif birkaç koku adı bulursunuz.

balkonda ya da pervazda kondukları yerlere boş poşet asmak, gazete kağıtlarını kırıştırıp mandalla iliştirmek komşularımın aldığı önlemlerden.

çevreyi kolaçan edin dediğiniz gibi olabilir ama acıkan bir yavrunun da sesi olabilir annesi yemek bulmaya gitmişken sabırsızlıkla bekleyen...

her yer apartman yahu bi çatıdan geliyor ama bilmiyorum... yapacak pek bir şey yok sanırım. neyse kuşa bir şey olmasın da...

aspiratör ya da kombi bacası balkondan bir boruyla dışarı veriliyorsa, o borunun içine bakın. yalnız bu kolay bir şey olmayabilir, kendinize de dikkat edin. balkonun korkuluklarından epey sarkmanız gerekebilir.

o yavrusudur.

sabah ışığıyla annesi yemek bulmaya gidince yalnız kaldığı için söyleniyor olabilir. mümkünse balkona, ıslak ekmek ya da bulgur bırakın bir süreliğine, 1 hafta kadar, annesi yemek aramak için çok gezinmek zorunda kalmasın. bu şekilde yuvaya dönüş süresini kısaltabilirsiniz. cik cik cik cik!!

spoiler'e çok güldüm.

burada da aynen böyle, güneş doğmaya başlar başlamaz başlıyorlar cikcikcikcik diye.

saat 09:50 olmuş hala aynı aslında, ama sabah başka gürültü olmadığı için daha garip geliyor.

bir şey olmamıştır. normal.

cik yerine miik sesi veriyorsa martı yavrusudur.
her türlü, kargalar yavruyu kapmaya gelirse asıl ses savaşını o zaman gör.

belli bir süresi yok ama değiştirilse iyi olur deniyor..

cevabı veren abimin sevgileriyle :) (nüfus müdürlüğünde görevli)

yok. biz 8 ay sonra değiştirdik. soyadını da o zaman düzenledik (eşim iki soyadına sahip şu an) ve din hanesini de o zaman temizledik.

ayrıca evlilikten yaklaşık 1 hafta - 10 gün sonra değiştirilebiliyor. bugün evlendim yarın gidip değiştireyim olmuyor.

bugun evlendim yarin degistireyim oluyor. yaptik oldu en azindan, evlilik cuzdani falan vardi yanimizda.

fdeigr +1 hemen değiştirilebiliyor kayıtlar. evlilik cüzdanına dayanarak değiştiriyorlar.

1 ay içinde değiştirmezsen cezası var deniyor son zamanlarda. cezayı uyguladıklarından şüpheliyim gerçi.

müzik dinliyorum.

annem babam ya da abimle konuşurum.babam pek anlamaz ondan pek onla konuşmam.

Yemek yerim, yemek bulamazsam müzik dinlerim, dinleyecek bir şey bulamazsam uyurum.

(bkz: moral bozukluğu ve 31)

uyumak belki de en iyisi.uyuyunca tüm bunlar geçer mi?

(bkz: yürüyüş)

elizabeth

Dua ederim, Mesnevi okurum.

moralim bozukken yaptığım saçma şeylerden ders aldım, artık moralim bozukken oyun oynuyorum. hem zaman geçiyor, sonradan pişman olacağınız saçma şeyler yapmamış oluyorsunuz.

moralimi daha bozacak sinir beni dahada sinirlendirmeyecek insanlarla muhabbet ederim yada konuyu anlatacagım çözüm sunabilecek insanlarla konuşurum. en olmadı girerim duyuruya bildigim bütün konulara cevap veririm.

ağlıyorum...

hollanda'da yaşayan bi arkadaş söylemişti, cannabis içiyormuş morali bozukken.

yürüyüş

yoga yaparsam kısa bir süre bile, enerji ve keyif doluyorum. ama yaparsam.. yoksa friends'den sevdiğim bölümlerden sıralayıp izleyip gülüyorum. kemal sunal filmleri misali.

roman okumak da kafayı dağıtıyor.

uyurum. uyanınca ağlarım. ağlayarak yine uyurum. iyi rüya görüp uyanırsam daha kötü ağlarım. daha çok uyurum. bu yüzden bu döngü bitmiyor. bitemiyor.

ya ağlak ya da çok sert müzik dinliyorum.

oturup uzun uzun duvara bakarak dalıp gidiyorum. ( bunu epeydir yapmıyorum )

alkol

alkol +1

ama sen spor yap.

iki gece önce cidden çok moralim bozuktu, hala da düzelmiş sayılmaz, neyse. oturdum öyle bir ağladım ki saatler sürdü. sonra midem çok şiddetli ağrımaya başladı ve bu beni korkuttu. kendimi daha da bok gibi hissettim. blog yazdım biraz emodan hallice. sonra daha da çok ağladım. ve -ciddiyim- kalbim ağrımaya başladı. dedim aha ölüyoruz galba. onu bile takmayacak durumdayım ama. gecenin bi vakti sızmışım.
moral bozukluğunu aklı selim bir şekilde atlatmanın yolu varsa, ben de öğrenmek isterim.

havaş aşti'ye gider. havaş-aşti ortalama bir saat sürer.

aşti alt katta havaş var, kime sorsan gösterir, peronların karşı tarafında. aştiden havaşa binsen havaalanı yaklaşık 45 dk 1 saat arası sürer. iç hatlarda bekleyeceksin.

havaş dışında belediye otobüsü de kullanabilirsin saatleri ve durakları: www.e-yasamrehberi.com

aştiden havaalanıhavaş ile ortalama 45 dakika sürüyor..Dış hatlarda beklemen gerekiyor

Çok çok teşekkür ederim ama İç Hatlar mı Dış Hatlar mı?

iç hatlar olması lazım, çünkü istanbula uğrayınca ankara için iç hatlar kısmına biniyor, aynı uçak devam etmiyor ankaraya. zaten yanyana iç hat dış hat,

dış hat +1

dış hat +2

arkadaşım bamtur'la gitti, gemiyle geziyorsan vize yok ama münferit gidersen vize var. şuraya da bakılabilir: gemiturları.com

5 ada + atina 500 euro civarı imiş ama o gemi bu sene iptalmiş, şirket batmış. gemiturlar'ına bir bakın çok arkadaşım gitti onların gemilerine.
not: çoğunda içecek dahi,l değil, içecek dahil tur bulmaya çalışın, çok para gidiyor suya vs..

Hocam grupfoni gibi bir sitede 2-3 gün evvel (Bamtur'un gezisiydi sanırım.) vizesiz Yunan adaları olayı, baya uygundu, bir araştırın.

Düzeltme: Buldum hangisi olduğunu, ama malesef ''Fırsat Tükendi''. Cruise Holidays'in turuymuş.

özalitlerde ve fotoğrafçılarda baskılı tshirt yapıyorlarya.. baskı yapmadan almak isteyebilirsin belki. bilemedim. yada sorarsın nerden alıyorsunuz düz t shirtleri diye

www.tish-o.com.tr

burdan düz renkte baskısız olarakta tişört alabilirsiniz.

bershka

H&M
C&A

adetli arıyorsan imalat yapabilirim

hoşgeldine gidilir benim bildiğim.

sevdiğin; seni gördüğünde ya da sesini duyduğunda mutlu olabileceğini düşündüğün insanların aramasını bekleme, sen ara.

geldigimi biliyorlarsa azcik da olsa beklerim aranmayi. baktim sallayan yok, onemlilerini ben ararim ama lafi da sokarim, onemsizleri sallamam. beni aramayani ben hic aramam hesabi.

Sizin aramanız daha iyi sanki. "Ben geldiiim!" gibisinden.

yaşa bakar biraz, yaşlıları aramak, gençlerin de seni araması makbul galiba.

ben olsam sevdiklerimi toptan arardım, ayıp olacak yaşlıları da mecbursam arardım. gerisini sallamam.

Büyükler aranır, yakınlardakilere gidilir, sevindirilir. İyi arkadaşlar arar, plan yapar, özlediklerinizi yaşatmak için sıraya girer. Küçükler de takılsınlar kafalarına göre. İyi arkadaşlar zaten bilir ne zaman geleceğinizi. Diğer "bağlantılara" da haber verirsiniz işler yürüsün diye.

eyyorlamam bu kadar.

tabi ki onlar arayacak. aramıyorsa siz de aramayın. duyulması gereken cümleler mealen "hoşgeldin, özledik seni bi çay içelim"dir

biraz daha düşündüm de emin oldum bence siz arayın. Şu şekilde kesin kararımı verdim. Çok sevdiğim arkadaşlarım, dostlarım bazen yurtdışından geliyor, normalde gün aşırı aradığım bu dostlarımın öncelikle kendilerinin aramasını bekliyorum. Çünkü, zaten burada yok, geldi mi gelmedi mi, belirsizlikleri oluyor, tam dönüş saatini her zaman bilemeyebiliyorsunuz. Bazen beklemeden ben de arıyorum ama, belirsizliği ancak gelenin telefonu bitiriyor.

@firez adam geldiğimi biliyorlar diyor ama.

@muhammed kutalmis
evet ama yukarda dediğim gibi, ben de arkadaşlarımın o gün geleceğini biliyorum ama yine de onların araması daha iyi oluyor, çünkü beyin bir şekilde öncesinde "o burada yok, arama" şeklinde programlanmış oluyor. En azından benim için, ki arkadaşlık ilişkilerimde kuralcı değilim, üst üste on kere arar gocunmam normalde. selamlar.

bence insanların sizi araması. ama yaşlıları sizin aramanız daha normal. benim çevremde gördüğüm, insanların arayıp hoşgeldin demeleri. hatta çok samimi olunmayan insanlar da karşılaştığınızda kusura bakma hoşgeldine gelemedik fln fistan diyorlar. ama belli bir samimiyette olduğunuz insanlardan da beklemeyin, kim önce davranırsa o arasın. yorgundur vs. şimdi başı kalabalıktır, meşguldür deyü düşünüp erteliyor olabilirler.

olur olur. herkese oluyormuş sanırım, buradan okuyabilirsiniz:
(bkz: yaran yanlış okumalar) (%99'u yarmayacak da başlık öyle)

çok sıklıkla oluyorsa doktora görünmekte fayda var.

Nesnelerin adlarını hatırlamakta da güçlük çekiyor musunuz?

(bkz: afazi)

bana 1o duyuruda 1 oluyor mesela, ordan karşılaştırabilirsiniz. bunu düşündüm daha önce ve şuna yordum: kafam sallamayı, yazmayı, tuhaf bağlantılar kurmayı seviyor. işine öyle geldiği için de gözlerime öyle sandırıyor algım. kumpas yani.

hayır nesnelerin adını hatırlamakta problem yaşamıyorum. ama okurken yalan yanlış okurum sanki okuma yazma bilmiyor gibi hissediyorum.

belki ilgilidir: (bkz: disleksi)

güzergahı bilmiyorum ama bence mutlaka amasraya gidin ..

Ne Amasra'sı? Karadeniz dediğin Doğu Karadeniz'dir. Macahel olsun bu turun içine
de.

burdan beğendiklerinize gidebilirsiniz.
www.fotografligezirehberi.com

bak arkadaşım iyi dinle;
1-İlk durak Çarşamba ama yapılacak tek şey pide yemek olsun yola devam
2-İkinci durak Ünye-bir gece konaklayın. Ünye karadenizin Kemer'idir. Şahanedir. İnsanı güzeldir. Denize sıfır bungalovlar moteller var. Konaklamak için ideal. Akşam yemeği tabiki pide.
3-Üçüncü durak Bolaman. Bolamanın içinde otoyoldan çıkın. Yani tünele doğru değil denize doğru gidin.Yalıköyden sonrasına dikkat. Bolaman virajlarını yavaş yavaş sindire sindire katedin, birkaç tesis var hepsine girin çıkın. Bulduğunuz her fırsatta denize doğru içeriye giren yolları deneyin. Hepsi ayrı sürpriz. Uzun saçlı da çay için.
4-Ordu'da boztepeye çıkın. Başka birşey yapmayın gerek yok. Vakit nakittir. yola devam.
5-Giresun. Kocaman şehir. Ne istersen yap. Ama şehir işte. Belki kümbet yaylasına yemek için gidilebilir . 60 km falan. 1,5 saat sürer ama en az.Yaylaya yaptıkları 5 katlı apartmanları görünce üzülecekseniz gitmeyin. yine de güzel.
6-Göreleye kadar devam.Yeme ihtiyacı varsa pide tabiki. :)aç değilseniz devam...
7-Akçaabatta nihat usta ... ya da olmadı çarşı içi köfteciler... zaman kısıtlı yola devam.
8-Ve Trabzon... ganita çay bahçesini sorun. yorgunluk atın. konaklama maçka da yola devam
9-maçka Sümela otelin yavrusu Maçkam otelde 2 gece konaklayın.ilk gece manastıra gidin. havasını soluyun eğer dolunay varsa büyük sürprizler sizi bekliyor. Dolunay yoksa yine güzel. Fazla üşümeden geri dönün sabah erkenden tekrar gidin. öğleden sonra hamsiköy, sütlaç vs. Zigana tünelinden geçin. İklim değişikliğini görün. Kaldığınız oteldeki görevlilere sorun. Mümkün olursa bir yaylada misafir ettirttin kendinizi.
10- Of'a kadar devam. Of ta görecek bi şey yok. amacımız uzungöl e ulaşmak.
uzungölde yemek. Hoşunuza giderse konaklama. Konaklarsanız zirvelere doğru yürüyün ufak ufak. Göl kenarında kalmayın.
11-of tan hemen sonra İyidereye gelmeden İspir yoluna sapın. Dilediğiniz kadar gidin. Dilediğiniz zaman geri dönün. bunu yapın !!.
12-Rize'de kalan zamanınızı gözden geçirin.İyi plan yapın. Ayder var, çamlihemşin var. Var oğlu var. Lale'yi sorun kurufasulye yiyin.
13-Doooğru Hopa 'ya.Sınırdan Gürcistana kimlik ibraz ederek geçebilirsiniz. Deneyin .
14- Güzergah Artvin. Yola dikkat hatayı affetmez burdan sonrası.Manzaranın da tadını çıkarın. Borçkaya gelince Machael'i sorun. yol durumu, yağış, heyelan vs. Herşey konaklama dahil garantiyse Dooğru Machaele.
15- Artvinde Deriner barajını görün. Zaten o kendini gösterecek :).
16- vakit varsa Şavşat ve Karagöl. İşte bunlar gözlerinizi yaşartacak güzelliklerdir. Dikkat Karagölde konaklama imkanı yok.Ben olsam Şavşatta kalırım bir gece etrafı iyice gezerim. Ardahan'ı tepeden görecek kadar ilerlerim. Çam geçidinde 2500 metrede dinlenir dönüşe hazırlanırım.

Genel olarak az uyuyarak, çok sürerek ve üşenmeyerek geçirin. Ben sanki bir haftaymış gibi planladım kabaca. Dahası da yapılır muhakkak. Herkesle irtibat kurun, yol sorun,tavsiye alın.. Bölge insanı genelde yardımcı olmak için can atar. Eh yeter heralde benden bu kadar :)

artvin'de kafkasör evlerinde konaklayın mutlaka, restotanında yemek yiyin ve mutlaka erişteli tatlıdan yiyin.

ek bilgi: inspectorjavert'ın numara 16 sına ek olarak: Karagöl'de konaklama imkanı var, oraya kadar gitmişken orda kalın zaten ama çadırınız varsa çadır atabilirsiniz de. ( geçen yaz mekan vardı, halen vardır sanırım ) rafting yapmayacaksanız şavşat'ta takılmaya gerek yok bence, direktoman Karagöl'e.

Akçaabat'ta Nihat Usta değil de Cemil USta daha iyi gibi sanki.

yanmış kısımdaki iplikleri biraz kesin. en azından bej üzerinde siyah iz olmamış olur. dibine kadar yandıysa da geçmiş olsun

bej oje tek cozum. bi de big lebowski izle bunun ustune tam olsun

halının kenar kısımlarından kestiğiniz aynı renk tüyleri yanık yere yapıştırın, ciddiyim...

@elbar neyle, japonla mı yapıştırıcam? halıya hepten zarar vermeyelim. tai'nin dediği gibi biraz kestim üzerinden renk açısından dikkat çekmiyor pek ama bu sefer de kesildiği anlaşılıyor, az da kessem belli oluyor bi şey olduğu. :)

oje+1 :iz küçükse en temizi aynı tonda ojeyle kapatmak. çukur olsa da renk olarak örtüşünce pek belli olmaz. kıl tüy kısmını da halledeyim derseniz yukardaki önerideki gibi kenardan alınan iplik, tüyleri halıya dikebilirsiniz. serttir yüzeyi dikmesi kolay olmaz ama mümkün. eliniz yatkın değilse becerebilcek bir arkadaşınızdan yardım alın. en kötü ihtimalle ojeyle kapatırsınız sadece.

kimsenin ellemediği tek bir çekmece. düzen içinde karmaşa. karmaşa içinde bi düzen. elimi attığımı buluyorum. beyin bedava.

çok stresli olduğum zamanlarda (mesela öğrencilikte final öncesi) hepsini elden geçirip gereksizleri ayırıp atıyorum.

hah tabii aynısı garantiler için de..ve taşındığımız, eski evlere ait emlakçı kağıtları bilmemneler..doğru bak, bir fikir çıktı--ölmüş garantileri de atayım--"ilk boş günümde"..

o biraz da kişiliğinizle alakalı bir durum bence. şimdi gaza gelip süper bir sistem bile oluştursanız, çok tempolu çalıştığınız bir günde "amaan şimdi atayım sonra toplarım" dersiniz ve o ipin ucu tekrar kaçar

benim evde gelen faturalar garanti belgeleri vs vs için kalın bir klasörüm var hepsine yetiyor. ödeme yaptığım faturaları 4 5 ay sonra garanti belgelerini de süreleri dolunca atıyorum.

ben faturalar için dosya yapmıştım. içinde 8-10 sayfa poşet dosya olan evrak dosyaları var ya, onlardan. birkaç ay her şey çok güzel gitti, elektrik, su, telefon vs ayrı ayrı dosyalarda biriktirdim. ama galiba 2 yıldır falan dosyanın kapağını bile açmadım. kapağın kenarından tıkıyorum faturaları. =)

şeffaf dosyalara ya da şeffaf dosya klasörlerine koyuyorum.(20 li 40 lı felan)
önemli belgeler (google dan baktım şimdi sunum dosyası imiş adı, tinyurl.com) ha ne diyordum,
hepsini içine ayrı ayrı koy hepsi elinin altında olur, cd de koyabilirsin içine, açtığın zaman herşey gözünün önünde de olur

gerekli malzemeler:

1 adet çanta (eski el ya da sırt çantası) : buna değerli evrakları koyuyoruz, yani çok lazım olmayan ama güvenilir bir şekilde saklanması gerekenler. pasaport, tapu, diploma vs.. bunu ortalıkta değil de mesela yatağın bazasında saklıyoruz.

1 adet plastik çantamsı folder: bu da orta dereceli önemli evraklar için. garanti belgeleri ya da bir süre ne olur ne olmaz diye saklamak istediğimiz ıvır zıvırlar.. kullanma kılavuzları gibi işte.. bunu kitaplığa, çekmeceye koyabiliriz.

1 adet, küçük olmayan metal teneke kutu ( kavanozun metal versiyonu, dekoratif çay, kahve kutuları mesela) : buna da fatura, fiş gibi nisbinen acmi küçük şeyleri koyuyoruz. bunları tek tek dosyalamak yorucu olduğu için gerektiğinde içini açıp, biraz aramayla buluyoruz gereken kağıdı.

1 adet farklı desende metal, dekoratif kutu: bu da kredi kartı slipleri için. bunları yukardaki kutuya koymamak gerekiyor, o nedenle slipleri ayıklarken detaya bakmadan bu kutuya atıveriyoruz ve ortalıkta karmaşa yaratmıyorlar.

bu 2 dekoratif metal kavanozumsu kutular, görünüşleri de güzel olduğu için evin içinde farklı yerlere konabilir. kitaplığa, konsol üzerine, kapaklı dolaba vs vs...

sistem çok alengirli gözükse de aslında değil. evrağı dosyalamakla uğraşmaktansa, bir kez ait olduğu yere atıveriyoruz, sonrasında da rahat ediliyor.

bunu yazan: üşendiği için bilumum kağıt küreği çekmeceye yığıp, onları ayıklaması gereken kişi :s teneke kutuları tekrar devreye sokmalıyım sanırım :)

ya evet o da güzelmiş, yani diplomaydı evlilik cüzdanıydı pasaporttu bir arada, deprem olursa kap götür çantasında.

bayılıyorum bu duyuruya, yine güzel fikirler çıktı.

not: süslü kutulara ise hiç kıyamıyorum, 10 tane olsa, 10 tanesine çay kahve poşet çay kekik nane vs. koyasım geliyor :)

spor mağazalarında (bkz: decathlon) var bunlardan. dağcı/mağaracı/ormancı/kampçıların kullandığı çantalardan. içine çadır bile sığıyor.

calombia vs. outdoor spor mağazaları (spx gibi) ya da decathlon

intersport'ta da bulunması mümkündür.

tüm outdoor mağazalarında olur. ucuzu için mercan ya da decathlon ya da sitelerden birinde kampanyaya denk getirme durumu olabilir.

www.adrenalinoutdoor.com
kutupayisi.com

direk kipada var tesco urunlerının orda ben zamanında ınter raıle gıderken almıstım hatta o gunden sonra hıc kullanmadım yani pek kullanışlı değil interrail falan dışında ama kaca aldım bılmıyorum

kamp çantası diye geçer. seneler önce 90 litrelik bir çantayı mercandan çok ucuza almıştım gayet sağlam çıktı

bu benim çantadan. Karaköy'de bir outdoor dükkanından almıştım.

tavuk kemiği çoklu parçalı kırıldığı için yemek borusunu çiziyor, tahrip ediyor. sığır kemiği gibi değil, o nedenle vermeseniz daha iyi.

benim köpeğin başına geldi, bir seferden bir şey olmayabilir diye düşünebilirsiniz ama olabilir de, böyle bir ihtimal var.

ayıklayıp öyle veriyim o zaman, baharat falan bir şey yapar mı ?

o kemikleri kedilere verseniz daha iyi olur sanki, yazlikta minicik yavrulari olan bir sokak kedisi vardi, tertemiz siyiriyorlardi tavuk kemiklerini, kilciklari falan, yani onlara zarari olmuyor sanirim.

bir de, baharatin da zarari olmaz herhalde, copte ne bulsa yedigine gore :p

tavuk kemiği zararlı. kırılınca iğne gibi oluyor.bazen hiç bişe olmasa da bundan ölen köpek biliyorum. baharattan hoşlanmazlar ama açken baharat umurlarında olmaz. çeşme suyunun altında geçirip baharatın kabasını almak iyi olur.

zaten birileri bilse tanısa orda çıkmazdı.. bu da böyle garip bi tespitim olsun.

fizy sahip, arama yapınca sayfanın ortalarına doğru var şarkıları.
chill out gibi, yavaş trans, deneysel bir şeyler. benim pek sevmediğim, anlamadığım, o yüzden de tarif edemediğim bir tür. vibration diye bir tür var, onun gibi.

tünelde mano burger

vedat milor cihangir'de çok güzel yerlere gitmişti, belki sitesinde yazıyordur, ezberden bilmiyorum, kusura bakmayın.

shep +1

arkadaşımın mekanı diye demiyorum, zira milör şehrin en iyi hamburgercisi seçti mano burger'i.

Mano en iyi hamburgeri yapmıyor olabilir belki, ama fiyat/performans açısından daha iyi bir hamburgerci olduğunu sanmıyorum İstanbul'da

dostum bir hamburgere 20 küsür TL verilmez bence. Mano güzeldir iyidir ama bence pahalı.
Hamburgeri boşver bence, Manoyu geç 20 metre ileride köfteci var süper köfte yapıyor köftesi piyazı ayranı helvası derken en fazla Mano daki bir menü parası verirsin belkide daha az.

manoda hamburger 20 değil ki.

mano fiyat/performans yeri gerçekten.

ama sağlam hamburger için kesinlikle burger house.

Valla ben en son yediğimde ki 6 ay filan oldu 18-19 filan ödedim ki daha pahalı seçeneklerde vardı.

@sotw

bahsettiğin mekanın ismi Fol olsa gerek. Yorumlara baktım ama olumsuz çok yorum var.

herhangi müzik/video sitesi açamadığımdan bakamadım ama dilek türkan aklıma ilk gelen.

fizy'de aratıp yorumlara bir göz atın şeklinde önerim.

benim bey 10 gündür orda. denize giriyormuş ama çok sıcak değil demişti. 2, 3 güne dönecek, o zaman tekrar bir sorayım daha taze bilgi olur. deniz suyu sıcaklığını bulabilirsiniz hava durumu sitelerinden, tam derece olsun derseniz.

öeh. dert etme. nisanda denize girmeye başladılar.
dipnot:antalya ve fethiye baz alarak konuştum. kuşadası için çok bişey değişeceğini sanmıyorum.

hakkaten, ben 23 nisan'da girdim denize adada.

teşekkür ederim

Taksim'de sanatçı çıkan bar pek kalmadı dense yeridir. canlı müzik genelde tr pop, rock ya da türkü şeklinde temel olarak. tr pop ve rock mekanlar size uymayacağına göre geriye türkü bar kalıyor. haftasonu çoğu mekanda damsız almıyoruz olayı var ama kimi türkü barlar sorun yaratmaz. bir de geç saatte gitmeyin, erkek nüfus azken alırlar ama baktılar aile pek yok, o zaman damsız erkek almayı durdururlar vs vs.. neyse yanyana olduklarından mütevellit bir yer tarif edeyim.
istiklal in solundan büyükparmakkapı sokağa dalıyoruz. sonra sağda mmarmara büfenin hemen yanından tekrar sağa sapıyoruz. o yolun sonunda 4, 5 tane türkü bar dizilidir yanyana. ekin, eylül giibi isimler geliyor aklıma. oraya gidip bakın. sadece birine gittim ama fena gözükmüyorlar. yalnız en sondaki barın önünden geçerken 3, 4 ramazan davulu görmüşlüğüm var :s dam dam dam diiye ramazan davulu olayı istemiyorsanız en sondakine gitmeyin.

diğer bir tarifi de şöyle yapabilirim: büyükparmakkapı değil bir sonraki sadri alışık sokaktan sağpıyoruz. sokağa girince az ilerde tekrar sol yapıyoruz. hemen türkü barların önüne geliyoruz.

terkos pasajının yan tarafında beyzade diye bi yer var, sanatçı çıkıyor, bir erkek bir kadındı galiba genelde tsm tarzı söylüyor kadın olan. pahalı bir yer de değil hem, fena sayılmaz işte. www.beyzade.net bir de belirteyim bazen ortam güzel oluyor ama bazen tavernaya çok yaklaşıyor. 3 kere gittim ben 1 i si çok kötüydü.

radyo gumussuyundaydi :)

hayır, gümüşsuyu'ndaydı kent fm 101'in binası. elemanların evleri ve habitatları kadıköy'de ama.

bir kişi daha gümüşsuyu derse dediğin gibi kadıköy olacak. ha gayret.

ek bilgi: o dönemlerde Kadıköy'de barlar çok yoktu. yörenin ilk ele gelir rock barı Karga'dır ve uzun süre de tek tabanca takıldı. onun açılışı da sallamak gibi olmasın ama 1996 civarı olmalı kabaca bir hesapla.

yanlış bilgilendirme gibi olmasın ama beyime Kore'den android uygulamaları yazdığı için htc eşantiyon telefon yolladılar geçen sene. ben kullanıyorum şimdi. diğer modelleri bilmiyorum ama.

anavatanı kore olduğu için ihraç edilecek ürünlerden göndermiş olabilirler size.

Biraz kurcaladım konuyu. CDMA şebeke kullanılıyormuş (sim kartsız). 3G için ise 2100 frekansı. Dolayısıyla oradaki vatandaş için satılan telefonları burada şimdilik kullanmak mümkün değil gibi. Ancak, ihraç fazlası ürün satan elektronik dükkanı varsa belki oralardan alınabilir diye düşünüyorum.

sen iyi fiyata alıyormuşsun ben 35'e aldım.

Biz kedilere ve köpeğe pire tozu aldık sürdük. 5-10 lira bir şey sanırım. baya da var içinde. Ama hayvanlar pembe oldu :) hem de o kadar etkili değil. Süremediğin yerlere yine geliyor kene, pire. Bence kıy paraya al. Hatta adını söyle ben de alayım.

onun spreyleri de oluyor. toplamda daha ucuza geliyor. sadece pire için işe yarayan ilaçlar daha ucuz. keneye karşı da koruyanlar en az 35, 40 liradan başlıyor. neyse konuya dönersek, şöyle bşr önerim olabilir. bu pire damlalarının hepsi aynı yani kedi ve köpek için ayrı satılıyor ama aslında içerik aynı, sadece cüsseye göre gramajı değişiyor. şimdi siz en büyük köpek cinsi için olan büyük damlayı alıp, içindeki prospektüse göre de köpeğim kilosuna göre şırıngayla gerekli miktarı çekip köpeğe sürerseniz epey kar dersiniz.

mesela annemin onlarca sokak kedisi için en büyük boy köpek damlası alıyorum. sonra da kedilerin kilosna göre karşılık gelen miligramı şırıngayla çekip, normalde bir köpek ilacından 10 tane kediyi ilaçladığımız oldu. normal kedi damlası alsak bunun çoook çok katına mal olurdu. bu yöntemi güdebilirsiniz ya da sprey versiyonunu. bir de eczanelerde pire tozu oluyor, onu da bir danışarak soruşturun derim.

istiklal/balo sokak machine binası en üst kat. papilion. trip hop çalar sıklıkla.

dipnot : machine binası derken machine'in olduğu binayı kastetmiştim. ve şayet gideceksen en üst kata kadar yılmadan çık, es kaza aynı binadaki gay barlara yanlışlıkla girmeni istemem :)

tomtom sokak sakin oluyor 7'ye kadar falan. git indigo lounge'a.

leman kültür'ü deneyebilirsin imam adnan sokakta

şu saatte taksimde kitap okumalık alkollü mekan- f/p kafa dinlemek vesaire... olm papiliondan bahsediyorsun sen çık yola..

Dediğini anlamadım sormaya geldim. Gerçekten yani.

Edit: Hah şimdi anladım. Moral bozukluğu algıma tabana çekiyor garip bir şekilde. Neyse.

the beatles cafe.

limonlu bahçe

kesinlikle beatles cafe

Kemancı bahçe bu aralar sakindir, erken saatlerde..

canlı değil mi yahu nişan çiçeği? ablamınki öyleydi de.

herhangi bir çiçekçiye git. durumu izah et onlar zaten biliyor. çok hoş yaparlar. ayrıca çikolata da götürmek gerek galiba gümüş kap içerisinde. o da pastanelerde bulunuyor. çiçeği yapay götürme. canlı olsun.

yapay çiçek olur mu yahu? hangi yöredensiniz siz? egede böle bişi yok. çiçek canlı olur.

Allah allah. Hatunun ablası nişanlandığında yapay alınmış, ömür boyu saklanıyormuş diye duydum. Nette biraz gezinince de genelde yapay çiçekler çıkıyor karşıma.

@lorenzen: Çikolata işi tamam, gümüş kap aldık içini doldurduk güzel oldu :)

ablamın nişanında canlı çiçek getirmişlerdi. çok da şahaneydi, bir sürü fotoğrafı var. onlar saklanıyor. bazı çiçekleri de kuruttular sanıyorum. ayrıca hiç duymadım yapay çiçeği..

ben de kendi nişanımda yapay almıştım, şu an evliyim ve halen evimin bi köşesini süsler, güzel bir hatıra. canlı almayın, her canlı ölümü tadacaktır.

bence bi kural yok yapay canlı diye. siz gönlünüzce alın bence. canlı alan da yapay alan da biliyorum bu arada.

görgü meselesi biraz yapay ya da canlı olayı. klasik bir aileyse yapay, değilse canlı alın.

edindiğim bilgilerden sonra: söz kesmede canlı çiçek kesin ama nişan için bi yapay (kız tarafı masaya, kıyı köşeye nişan çiçeği diye koyup gelenlere gösterecek) alınırmış ama çok saçma geldi bana. ama siz yine de bi canlı çiçek de götürün. böle günlerin dışında evlendiğinizde bi daha ne zaman çiçek alacaksınız kim bilir?

içinde metal yoksa sokarsın elbet. cihazdan geçsin yeter.

ben amerika'ya annemin yaptığı zeytinyağlı dolmaları, peynirli börekleri ve bir tepsi keki götürmüştüm. iyi ambalajla yeter

Aslında kanunen yasak. Rastgele bir kontrole denk gelirseniz el koyarlar.

güldüm vala gece gece başlığı görünce :)) umarım sokrasını ne diyim :))

yollayabilirsin. biz sucuk ve pastırma götürdük isviçreye, oradan da domuz sosis getirdik :)

amerika'ya girişte enselenmiştik biz ve 200 döler para cezası kestiler. yasal olaraktan hakları var ama Avrupa girişlerinde o kadar sorun etmiyorlar sanırım.

köpekli ev bulmak genelde sorun olabiliyor benim chihuahua'm bile sıkıntı yarattı ev ararken. Ev sahibi birşey demese bile köpek sevmeyen apartman komşuları rahatsızlık yaratabiliyor. Eğer arabanız varsa göksu evleri sitesini araştırmanızı tavsiye ederim. Köpek severin bol olduğu aynı zamanda da gezdirebileğiniz ortamın bulunduğu güzel bir site..

teşekkürler ama maalesef arabam yok bu yüzden şehir merkezinde tıkanıp kaldım tek tesellim özellikle şişli civarında her evde bir evcil hayvan bulunması bu yüzden şansım daha yüksek olur diye düşünüyorum

dediğin gibi şişli merkez ve bomonti tarafları gayet uygun.

hayvansever bir mahalle olması lazım. listeye Kurtuluş'u da ekleyebilirsiniz.

çağlayan uyar mı?
bizim apartmanda 2 kedi var, apartman arkadaşımın dedesine ait. daha yeni bir daire boşaldı. kedilerden biri benim, diğeri de arkadaşımın. arkadaşım ve ailesi sokak hayvanlarını da asla ihmal etmeyen hayvansever insanlar. köpeğe karşı çıkacaklarını sanmam.

arkadaşım da yakında maslağa gidip gelecek. düşünürseniz bir teklif ederim.

teşekkür ederim yardımın için ama çağlayan metroya biraz uzak bütün gün evde yalnız kalıak oğlum bu yüzden eve daha çabuk ulaşabileceğim yerlere bakıyorum önce,

eski evim de nişantaşı-osmanbey arasındaydı. eski ev sahibim kediye bişi dememişti, aksine seviyordu, köpeğe ne der bilemem ama isterseniz oraya da yönlendirebilirim sizi.

facebook.com/guru

çok fazla mail gidiyorsa facebook sorun olabilir. bakalım...

friendfeed.com

formspring'i oldukça aktif kullanıyordu ama disable etmiş, ilginç.

ff'i kullanıyor hâla..

entry yazmadığına bakmayın siz. sözlük'ten mesaj atın, görür.
facebook'tan da yazabilirsiniz. uğraştınız ama olmazsa bana mesaj atabilirsiniz bilahare. bakar ama genelde.

sozlukten cevap vermeye deger her mesaja cevap veriyorum.

@guru tamamdır abi. sana ulaştım facebook'tan :)

burda neden tanımadığın insanların görüşlerini alıp,sorduğun sorulara o insanların görüşüyleri ve bakış açısıyla , kendi kafanda yeni bi pencere açmak istiyosan ondan.

sürüyle var. ortak nokta meselesi. saatlerce konuşmak değil ama düzenli irtibat halindeyim.

bi zamanlar daha çok vardı, şimdi de var. sonuçta karşındakinin de bi insan olduğunu biliyosun, ortak nokta varsa neden konuşulmasın ki?
bonus: belki çoğu şu anda hayatımda yok ama internetten tanıştığım 40 civarı kişiyle görüşmüşlüğüm; bir kısmını evimde misafir etmişliğim, evinde kalmışlığım da var.

evet var ama bir süre sonra illa ki buluşuyorsun gerçek hayatta. yani o kadar samimi olduktan sonra kız-erkek fark etmez bir yerde buluşma-görüşme noktasına geliyor olay.

hepsiyle bir şekilde yüzyüze görüşüyorum; ya aynı şehirde oluyoruz ya zirvede karşılaşıyoruz ya benim yolum düşerse şehirlerine buluşuyoruz.. sonuçta yüzünü hiç görmediğim ya hiç kalmadı ya da 1, 2 kişi kalmış olabilir.

hepsini bagaja. yanınıza alamazsınız o kadar sıvı. iç hat olsa da. başka sorun olmaz.

bildiğim kadarı ile onları yanına almana uçak güvenliği açısından izin verilmiyor. Kırılmaları halinde öldürücü nitelikte suç aleti olabilecekleri için bagajında uçağa verebilirsin. kırılmamaları için sağlam sarıp sarmalaman gerekir. Şişe olarak adette bir sıkıntı olmaz yurt içi uçuşu yapıyorsun gümrük derdi çıkmayacaktır.

iç hatlar uçuyorsan bir şey olmaması lazım. rahatlıkla taşıyabilirsin.

dış hatlardaki sıvı sınırlandırması iç hatlarda da var normal koşullarda ama kontrolü daha az. alırsanız riskli olur; aldırmayabilirler, ses çıkarmayabilirler de, şansa kalmış biraz.

Eskiye dönülecek, dışardan gelenlere sipariş verilecek ve onlar da bavulda taşıyacak.

bununla ilgili olarak yukarda sabitlenmiş bir duyuru var. orada organize olup, iptal davası açılacak ( gerekli para gerekli süre içinde toplanırsa) o ümidimiz dışında yolu yok.

"Knew". "Know"un geçmiş zamanı.

aklıma şu iki kelime geliyor
funeral ve funicular

dune
tune
human
future
fume

ç ve ş için aynı sesleri kullanıyoruz ama ö nün bizdeki direkt karşılığı ingilizcede yok. fur ya da sizin örneğinizdeki earn deki telaffuz bizdeki ö sesine çok yakın ama aynısı değil. örn ya da för diye türkçeö telaffuzuyla okuyunca ingilizce deki telaffuzunu karşılamıyor. ö için yakın sesler var ama ü için yakın ses yok fonetik albelerinde. ü ye yakın ses hiç yok değil tabii, mesela super kelimesinin ing. telaffuzunda birleşen fonetik seslerden dolayı ü ye yakın bir ses çıkar. onlardaki seslerin hepsi bizde, bizdekilerin hepsi onlarda yok. bazıları aynısı, bazıları yakın bazıları ise karşılıklı olarak yok.

cute olabilir mi.

dude.

tube sanki.

şeker yememesi lazım.ketçap mayonezi kes.peynirli kıymalı ver.

şeker ne gibi zararlar veriyor?

benimde köpeğim vardı.veteriner sakın ha şeker yok demişti.unuttum nedenini.

şeker köpeği şeker hastası yapar. bu yüzdende kör olur

Yanında 1 şişe Chardonnay beyaz şarap açarsan, köpeğin damarlarında oluşan yağlanmayı engellersin! ayrıca şaraptaki resvatrol maddesi köpeğinin beyin hücrelerinde pozitif etki gösterir! daha sağlıklı havlamaya başlar köpeciğin.

mayonezin zararının olacağını sanmıyorum ama ketçap falso.

@voyage, hocam köpeköldüren olmasın sakın o önerdiğin, kimi şaraplar için "köpeköldüren" deyimi boşuna çıkmamış olmalı. :p

arada bir şey olmaz ama sürekli verirseniz deride sorun çıkar. tek tip beslenmeden uzak durmalısınız. köpek beslenmesine dair nette sayısız kaynak var, okuyup uygulamanızı öneririm.

karbohidratı çok işleyemiyor vücutları diye biliyorum.
arada sırada bir kaşık iki kaşık belki ama, boş ve kof kaloridir, bir işine yaramaz, girdiği gibi çıkar vücuttan.

hep değil arada sırada makarna vermeyi düşünüyorum o yüzden sormuştum, çeşit olsun biraz.

yani arada sırada kendime yaptıkça 1 tabak atacam önüne.

gördüğüm kadarıyla çapaklanma var, bu enfoksiyon olasılığına işarettir. ben olsam eczaneden antibiyotikli göz merhemi alır, sabah akşam onu sürerdim. damla çok etkili olmuyor o nedenle merhem dedim. isterseniz veterinere sorup alın ama tobres merhem olur.

yukarıda, sabitlenmiş, daha açıklayıcı bir duyuru var. görmüşsünüzdür ama belki gözden kaçtıysa diye ekleyeyim dedim.

duyurudakini görmemiştim ama facebooktakiyle aynı zaten yazan.
ben meblağın neden o kadar yüksek olduğunu soruyorum.

Gruptaki açıklamayı ekledim:


Arkadaşlar son gelişmeleri ve dava ücretinin toplanabilmesi için Av. Umut Şeker tarafından açılan hesap numarasını sizlerle paylaşıyorum.

İstanbul'dan vekalet için 10 kişi topladık. Ankara'da bu rakam 3'te kaldı. Davanın açılabilmesi için toplanması gereken 5250 TL toplanana kadar Ankara'daki vekalet verecek kişi sayısını da 5'e çıkartırız diye tahmin ediyorum.

"" Ek gelişmeler: Dava için toplanacak rakam 7450 TL oldu arkadaşlar. Davayı avukatımız duruşmasız olarak açacak (Bu 1100 TL) ama karşı taraf duruşmalı talep ederse (2200 TL) gerekli ücretler "dava hesabımızdan" ödenecek. Yani 520 TL + duruşmasız dava olursa (1100 TL), duruşmalı olursa + 2200 TL normal ücretimiz 5250'nin üzerine eklenecek. Dava bitiminde bu duruşmalı / duruşmasız ücreti "kaybeden" taraftan geri alınacak.


Davanın kazanılması durumunda karşı tarafın avukatlık ücreti (duruşmalı yapılırsa ve dava kazanılırsa 2200 TL ödemek zorunda kalmayız ama bu para yine de dava açılmadan önce MUTLAKA toplanmalıdır) LÖSEV'e HESABA PARA YATIRAN HERKESİN adı bir liste yapılarak açıklanacak ad-soyad düzeltmeleri sonrasında bizzat tarafımca LÖSEV'e listeli usül ile bağışlanacaktır.


Yani davanın kazanılması durumunda LÖSEV'e iki para bağışlanacaktır; dava masrafları + 2200 TL vekalet ücreti.



Paranın toplanamaması durumunda hesaptaki para hesap numaralarını bildiren herkese yatırdıkları bedel oranında hemen iade edilecektir (İş bankası hesabı dışında bildirilen diğer bankaların EFT masrafları -2.5 TL- karşı tarafa aittir). Bunun yanında iade talep etmeyenlerin paraları LÖSEV'e isimleri ve gönderimi yaptıkları bedeller de yazılarak bağışlanacak (liste bağıştan önce isim soyisim düzeltmeleri için yayınlanacaktır), bağış makbuzu da tarafımdan resim olarak taranarak burada yayınlanacaktır. Davanın kazanılması durumunda kazanılan dava masrafları bizzat yine LÖSEV'e bağış olarak yatırılacaktır.



İnternet üzerinde bloglar olsun, forumlar, sözlükler olsun pek çok oluşumda dava açacağımız biliniyor. Bunca insanın karşı karşıya olduğumuz haksızlığa karşı çıkacağını, ufak ufak da olsa bağışta bulunacağına inanıyorum. Herkes 10 TL yollasa 525 kişi de bu iş biter. Gönlünüzden ne koparsa... Bu rakamı 3 haftada toplamalıyız. ""





Dava açılabilmesi için 2 aylık süremiz vardı. Şu anda tam 1 ayımız var. 3 haftada bu paranın toplanılacağını ümit ediyorum. Hesapta gerekli para toplandıktan vekalet verecek arkadaşlarımızla belirlenen gün toplanıp davayı açması için noter'de avukatımıza toplu vekaletimizi vereceğiz. Avukatımız da hemen davayı açacak.



Hesaptaki biriken para miktarını her gün sizlerle paylaşacağız



HESAP NUMARASI:



Umut Şeker

Türkiye İş Bankası Ankara Kavaklıdere Şubesi

4209 (Şube Kodu) - 0866908 (Hesap No)

IBAN: (TR950006400000142090866908)



PAYPAL ADRESİ:



[email protected]





Avukatımız Umut Şeker'in Ankara barosu sicil numarası: 20366



www.umutseker.av.tr



Avukatımızla dava hususunda görüşmek isterseniz bizzat kendisinin yazdığı mesajı aynen ekliyorum. "Bürom arandığında direkt olarak ismimi verirseniz sevinirim. Büromdaki diğer avukatlar değil sadece ben bu davada vekil olacağımdan görüşülecek ve bilgi alınacak avukat konusunda özen gösterilmesini rica ediyorum. Cep telefonumdan her zaman arayabilirsiniz.



Saygılarımla...



Av. Umut Şeker

0 532 208 57 21





**********



25.05.2011

Saat 24.00 itibariyle Genelgeye Karşı Katkı Payı Fonu'nda biriken rakam 1825 TL'dir.



İş bankası hesabında 1060 TL, Paypal'da 765 TL.



20.05.2011 Cuma günü öğlen 1 sularında Av. Umut Şeker abimin açtığı hesap numarasını paylaştım. 21.05.2011 Cumartesi gecesi de Paypal hesabını paylaştım. 3 günde toplamda banka hesabında 552 TL paypal da 467 TL olmak üzere "1019 TL" toplandı.



5. gün sonunda 1601 TL...

6. gün sonunda 1825 TL...



"Bu şekilde" devam edersek gerekli rakamı toplarız. Öbür türlü zor olur. O yüzden desteğe devam etmeliyiz. Destekte bulunan tüm arkadaşlara çok teşekkürler. Takıldığımız platformlara, topluluklara konu açalım. Grubu ve haklı davamızı herkese haber edelim. İnşallah hayırlısıyla bu süreci atlatacağız, davayı açacağız.



Burası devamlı olarak güncellenecek...

bu versiyonunu okumamıştım.

Aslında benim sormak istediğim şey "la bunlar bizi kekliyor mu" değil de, "bu nasıl bir adalet sistemi arkadaş" şeklinde bir şeydi.

Benim bir haksızlık karşısında durabilmem için bok gibi para sahibi mi olmam lazım? Yeni bir şey değil tabi bu muhabbet ama bu meblağlar da aşırı saçma.

çok sallamayayım, arkadaşım anlattıydı da unuttum. mesela mahkeme kararını iptal için danıştay ya da yargıtay ikisinden birisine gidilebiliyor ya, yargıtaydı galiba neyse.. arkadaşım dükkan kirasını ödediği, elinde dekontu olduğu halde hakim bunları haksız buldu! :s bunlar kararın iptali için yargıtaya başvurabilmeleri için, ödenmediği var sayılan, hükme bağlanan kiranın hepsini yatırmaları gerekiyordu. dükkanın kirası yüksek ve toplamda da hayvani bir meblağ tutttuğu için haklı oldukları halde bir şey yapamadılar.

farklı uygulamalar vardır vs, hukukçular yazar belki, yukardakini adalet sistemi ve paraya dair taze yaşanmış bir örnek olduğu için yazayım dedim. koşullar, şartlar, kanun ve hükümler değişkenlik gösteriri tabii ama yazdığım gibi bir olay var mesela.

Elt'ten aynı şeyi anlıyorsak; eltj.oxfordjournals.org

elt journal diye aratabilirsiniz net aleminde.

developingteachers.com

şöyle ki, b birlikteliğimiz sırasında hiç yapmaz dediğim şeyler yapmışsa etkiler de. diğer türlü flörtleri ya da arada bi ilişkisi olduysa onu sorun etmem sanırım.
yapmaz dediğim şeyler de işte kendine saygısı olmadığı ya da ayrıldıktan sonra dağıttığı izlenimi bırakacak türde şeyler.

sonuçta ben de o 8 ay içinde flört edicem ya da biriyle sevgili olucam. boş duracağımı sanmıyorum.

ha aşkımdan boş durduysam yani o kadar aşıksam da yine aynı kapıya çıkar. o süreci dert etmem.

etkilememeli, ama elinde değil biliyorum.
çok normalsin..

ayrıca hanım değil, kadın.

kabul ediyorsan eğer tekrar herşeyiyle kabul edeceksin abicim.ondan sonrası kolay zaten.

mantığınız etkilememeli diyor ama hislerinize söz geçiremiyorsunuz. ikilemde kalmışsınız, biz ne yazsak boş bence. sevginizi karşılıklı yaşadıkça, zamanla unutursunuz umarım.

Malesef etkiler. Ama önemli olan ileride unutabilmek. Birbirinizi çok seviyosanız unutursunuz bence.

Birbirinizin kıymetini anlayacak tecrübeler yaşadıysanız kıymet bilmeniz açısından faydası dokunur.

Gene de arabanızın yanına geldiğinizde kapınızda ufak bir çizik, göçük gördüğünüzde bile canınızı sıkıyor, bu daha fena...

Kurcalamazsan canın az yanar, kalkıp kurcalarsan da yarana tuz basarsın. Karşı taraf yalan yanlış anlatırsa ve farkına varırsanız güveniniz sarsılır, her şeyi olduğu gibi anlatırsa ağır gelebilir. Komple boklu değnek.

O iş zor, hele senin o süre zarfında bi flört olayların olmadıysa. Her ne kadar "Canım, ayrıydık, istediğini yapardı. Nınını.." desen deee, kimi zamanlar "onu da böyle öptü mü?" "sevse flört edermiydikine?" bık bık bık önce kedini sonra onu yiyebilirsin. bence en iyis, oturun, anlatırın, ona deyin ki evet bu durum beni rahatsız ediyor, ama üstesinden gelebilirim, bu konuyu açılmamak üzere kapatın. kendinizden emi nolun barışmadan önce karşı tarafında hayatını zehretmeyin.

etkiler.

ayrıl-birleş durumlarından zaten hayır gelmez bu birincisi. sonra birleştin; hep canım cicim gitmeyecek. ilerde krizler baş gösterecek. hatta (bence) en kısa zamanda. gene kavgalar falan yaşayacaksınız. o zaman bu "yaşananlar" gözünüze çok önemli görünür, tartışma konunuz çok alakasız olsa bile mevzu nihayetinde gelir bu yaşanan maşanan ne varsa, onlara dayanır (zihin büyüterek kurgular) haksız yere suçlayıcı davranabilirsiniz bile.

bence birleşmeyin ayrılın. acı çekmek güzel bir şey.

Etkilemez ama yine de kafayi takacaksin. Bu kesin.

Bu arada hanim degil demisler. Neden degil onu anlamadim? Nihayetinde karsiligi olarak beyefendi yok mu?

ya ben düşündüm de, hiç kurcalama. deva edin. ama bu konuda tutarlı ol. kurcaladıkça sinir olucaksın. sadece yeni birilerini tanımaya çalıştı, oldu bitti de. önüne bak. evet.

küçük çakıl plajının hemen üstünde yan yana apartman şeklinde pansiyonlar var. plaja birkaç metre mesafede, meydana yürüyerek 3-4 dakika. adını şimdi hatırlayamıyorum ama günlük 50 TL civarında nefis tatil yaparsın. kahvaltı da var. küçük çakıl bir iki özel plajdan oluşuyor, gün boyu birşeyler atıştırıp, yiyip içersen plaj yada şezlong ücreti ödemiyorsun.

kaş begonvil otel. 15 arkadaşım tüm tatilini orda geçiriyor desem yalan olmaz. bir gün ben de gideceğim, ne var merak ettim. pazarlık yapın, eylülün ilk haftası ramazan bayramı civarları sanırım. haziran için 2 kişilik oda + kah. 80 papele anlaştı bizimkiler.
hotelbegonvil.com

www.koyevi.com

bir kaç arkadaşım gitti, denize minibüsle iniliyor ama yemekler falan süpermiş, çok memnun kalmışlardı.

@ mocha,

olimpos'u biliyorum. sağol yine de.

kalkan'a gidin o dönem için eşyalı ev kiraları da ucuzlamış olur ;)

düdük ötene kadar orta yada yüksek daha sonra tabiki kısık tutucaksın.. süreyi bilmiyorum ama çok durmasına gerek yok zaten olay orada sıcaklık yüksek süre kısa olması temel prensip.

şunu basıp, buzdolabının kapağına asın.
mutfakmelegi.blogcu.com

öncelikle tencerenin altını açıyoruz ve tencerenin tıslamasını duyuyoruz. yukarideki süreler de tıslama başladıktan sonraki süre demektir. bir de tıslama başlayınca altını kısmalı, kısık ateşte pişirilmeli.

düdüğü indikten sonra taze sebzeler fasulye,kabak,patates,patlıcan gibi 15 dakikada pişer.
kurular için +10 gibi
kısık ateşte pişir

amfinin phono çıkışı var mı ona bi bakın. özellikle yeni nesil amfiler pikap çalmaz. arkasında phono yazan jak girişleri olmalı.

sıfır pikaplar daha narin, eski, çizik plaklarda takılabiliyor. turntable olayı DJ plakları mesela nazlı oluyor diyor kullanan arkadaşlarım.

2. el, çok antika olmayan bir panasonic, technics ya da dual alabilirsiniz. sesini dinlemeden almayın.
- en az 45 lik ve 33 lük devir çalması gerekli. alırken hem kırkbeşlik hem de uzunçalar çalarak her ikisinin de çalıştığından emin olun.

- otomatik çalıştırma ve kapatma kolu, mekanizması olsun ve çalıştığından emin olun. yani play tuşuna basınca siz kafaya hiç dokunmuyorsunuz o kendiliğinden plağın üzerine gidiyor, çalmaya başlıyor, bitince de aynen geri gider ve gitmeli.

- bir de ortası olmayan 45likler için yuvarlak plastik halka olur. o varsa iyi, yoksa da gerçi bazı 45 liklerin ortasında üçgen ayak oluyor, onları kullanabilirsiniz. ( bu çok mühim değil ama olsa fena olmaz)

ekleme: en öenmlisini unutmuşum: iğnesi yeni olsun ki, yok aradıydım, bulduydum. taktıydım sıkıntı olmasın. iğneyi çıkarmadan da şöyle kontrol edebilirsiniz. eğilip gözünüzü tam iğnenin olduğu hizaya getirin. en uçta balarısı iğnesi gibi incecik bir çıkıntı olmalı, plağa dokunan iğne kısmı. o iğnenin kısa olmaması lazım. ilk kez görecekseniz uzun mu kısa mı kıstasınız olmayabilir. yaklaşık 2 milim desem ya da 1,5 çok sallamış olmam heralde :s

Sözlükten robinbook'a ulaşın, o yardım eder.

istanbul'daysanız, size yardımcı olacak bir dükkanın adresi verebilirim.
ps:benim bi çıkarım yok, sadece çok ilgili bir satıcı tanıyorum.

türkiye'de radyo-tv-sinema okuyup da sektörde olan insan sayısı çok az. okuyup da bu işi yapanın sayısı da oldukça az, zaten verdikleri eğitim seni sektörün s'sine bile hazırlamıyor. aslen bu sektörde olmak istiyorsan istediğin alanda okurken asistanlığa başla ve tecrübe kazan.

gerek üni. gerekse sözde film okulları türkiye sınırları içerisinde yetersiz, fırsatın varsa yurtdışındaki okulları tercih et.

bildiğim 2 yer var:
www.akademiistanbul.com
ve
www.platofilmokulu.com

sinema için öncelikle alanını belirlemelisin, bu konuda çok fikrin yoksa eğitim aldığın yerde seni yönlendireceklerdir. eğitimin önemi azımsanamaz tabii ama yukarıdaki kurumnlarda da eğitim alabilirsin ama bu sektörde asıl olay tanıdığının olması. yetenekliysen, çalışkansan vs zaten hocalar seni yönlendiriyor ya da sana iş buluyorlar. bu şekilde piyasaya girerek de çok şey öğrenip yapabilirsin. hiç eğitim almdan tanıkla da girebilirsin bir yerlere ama bu takdirde çok sürünürsün. sektör gereğpi çok çalışıyorlar ve inanılmaz yorucu bir meslek. ilk etapta neredeyse bedavaya çalıştırırlar ama zamanla bilgi ve deneyim kazandıkça gelirin de artar...

çok teşekkür ederim arkadaşlar yorumlarınız için, dikkate alacağım.

ayrıca başka görüş belirtecek yok mu ? gerçekten çok ihtiyacım var buna.

boğaziçinin herhangi bir bölümüne girip mithat alam film merkezi'nin çalışmalarına katılabilirsin. sene boyunca çeşitli konularda atölyeler (senaryo yazımı, kamera kullanımı, sinema eleştirisi vs.) oluyor. ayrıca istersen 7 ders alarak sertifika alabilme imkanın bile var okuldan. hatta şimdilerde film merkezi yurtdışında yüksek lisans bursları bile vermeye başladı. eğer boğaziçine girmeyi başarabiliyorsan sinema adına güzel bir ortam bulabilirsin okulda. son senelerde ödüllü birçok yönetmen çıkardı boğaziçi. ayrıca boğaziçinde bir bölümde okumuyor olmasan bile film merkezinin çalışmalarına katılman mümkün.

alınmaca olmasın da boğaziçi'nin çıkardığı yönetmen yok, hepsi gene avrupa'da başka okulda filmcilik alanında eğitim almış kişiler ezel akay'ından seyfi teoman'ına kadar.

Sinema-TV mezunu olup senelerdir bu sektörde olan biri olarak öncelikle şunu söylemek isterim: Bu işin okuluna bile gitsen asıl eğitimi setlerde alacaksın. O yüzden okulu kazanmaya çalış tabii, ama kazanamazsan da çok fazla kafana takma. :)

Sinema alanında ilerlemek istiyorsan ne yazık ki önceden başka bir alandan sektöre giriş yapıp oradan sinemaya atlaman en mantıklısı olur. Her sene yüzlerce film çekilmiyor ülkemizde, o yüzden bir "çaylak" olarak kendine ekipte yer bulman fazlasıyla zor olur. Çünkü çoğu sektörde olduğundan daha fazla torpil işler bu sektörde. Ama reklamda falan en alt seviyeden çalışmaya başlayıp kendini kanıtlarsan daha büyük işler için referansı kaparsın.

Bir de tabii sinema filmlerinde ekibin hangi bölümünde yer almak istediğin önemli. Prodüksiyon, reji, sanat grubu, kostüm... Hangisi?

Yabancı dil bilmek bir başka artıdır, çünkü ilginç bir şekilde Türkiye'de Türk filminden çok yabancı film prodüksiyonu yapılır ve özellikle İngilizce bilmek seni birkaç adım öne geçirir.

Sektörle ilgili daha ayrıntılı bilgi istersen DM atabilirsin. :)

@madyb sanirim nuri bilge bogazici mezunu:)yada mezun olmasa bile fotografciliga ordaki kuluplerde baslamis. bogazici iyidir ofk +1

şahsen rastlamadım ve duymadım. merak ettiğim zamanlar oldu ama mutfak yeterince yoğun olduğu için gidip soramadım haliyle. garsonlar zaten bilmiyor.

2 adet önerim var:
teknolojisever lokanta: her masanın kenarında sabit bir dokunmatik ekran var. sabit olmasa da saplı ve askıda. orda menüyü inceliyorsun, isteklerini yazıyorsun, işstersen de tarifi var, onu kendine mail atabiliyorsun. siparişi verdikten sonra en son kontrol için garson msaya bir uğrasın yine de, hem insan faktörünü fazla dışarıda tutmamak lazım bence.

manuelsever lokanta: masya konan servis kağıtları var ya. müşterinin sipariş ettiği yemeğe göre servis kağıdı açıyorsun, bu servisin üzerinde yemeğin resmi, kalorisi ve tarifi var. az kullanılan bir köşesinde de tırtıklı böyle, buradan yırtınız ibaresiyle tarifi var. isteyen tarifi kalkarken yırtıp yanına alıyor.

teknolojisever lokanta dokunmatik ekrana ek olarak, özel sevis kağıdını da ek olarak kullanabilir, o zaman süper olur.

not: önerilerime bayıldım! restotanım olsa yapardım bu şekil bir şey. ayrıca her serviste farklı bir yemek, mutfak tüyosu yazılabilir. aynı şekilde dokunmatik ekranda da günlük olarak tüyolar değşiebilir.

restoranda değil ama süpermarkette gördüm, minik kare kağıtlara yemek tarifi + yemeğin resmini basıyorlar. kaliteli yapmışlar uyduruktan değil. böyle broşür standı gibi bir şey var, müşteriler bakıp tipini beğendikleri tarifleri alabiliyorlar.

fastfoodçuları ele alırsak mcdonalds ya da burgerking, tepsilerin üzerine koydukları kağıtlara hamburgerlerinin neler içerdiğini ve malzemelerin markalarını ve hatta kalorilerini de (yanlış hatırlamıyorsam) yazıyorlardı. tam dediğini karşılar mı bilmem ama böyle bir şey var.

Tarif farkli, muhteviyat farkli degil mi?

istanbul'u bilmiyorum ama ankara şubelerine üyeydik bir aralar, sanırım belli bir fiyat politikaları yok çünkü aynı pakedi çok farklı fiyatlara sattıkları oluyor. "bir tanıdığıma bu fiyatın çok altında fiyat vermişsiniz, söylediğiniz fiyat pahalı. başka yere bakalım o zaman." falan deyince müdürümüzle konuşalım belki biraz indirim yapabilir deyip indiriyorlar. belli bir standart yok fiyatlarında. aile pakedi gibi bir şey var ama çocuklar için yaş sınırlaması var.

kısacası ben pek profesyonel çalıştıklarını düşünmüyorum işletme konusunda ama aletler, havuz falan iyidir.

marina ya hidiyor bir arkadaşım. senelik 3 milyara yakın bir meblağ söylemişti. yarın detaylı sorarım, akşam da gitcek bilmediklerinizi sorar. unutmayayım diye yazdım buraya, yarın takip ederken hatırlarım.

nautilus 150 TL (idi 2010'da)

şikayetvar.com'a girip bakabilirsiniz. ben orada hakkında yazılanları okumuştum. sanırım herkese farklı fiyat veriyorlar. yutturabildiklerine kaktırabildikleri kadar kaktırıyorlar anladığım kadarıyla. kurumsal murumsal hikaye yani, mantık esnaf mantığı. siz de girip okursanız daha sağlıklı fikir edinebilrisiniz.

polo?

lcw den al

mavi beyaz küçük kareli gömlek. içine beyaz dagi atlet.

mavi jeans olmazsa siyah jeans çek alta ve bir tane güzel casual bir ayakkabı.

güzel ve kaliteli giyinmek istiyosan sağlam bir bütçenin olması lazım tabi insanların kalite anlayışı değişiyo. bi yerden giyinmek diye bişe olmaz giyim zevk ve tarz işidir, giyim markalarının kataloglarını incelemen faydalı olur onlara göre onlara benzer şeilde kafana göre pazardan bile giyine bilirsin. terkoz pasajına bakmanı öneririm

mudo olabilir. bi de mangonun erkek tarafi var.

Dockers da olabilir.

Defacto.

dockers.

orta halli: de facto lcw
üst: polo dockers celvin klein

edit: iceboys (sadece pantolonları) eskiden lee mağazalarında satılan üründü. hala satılıyor mu bilmiyorum. fiyat olarakta lee nin yarısıdır

bütçen ne kadar bilmiyorum gerçi normal fiyatlar öyle abartı denmez de, zara'nın dar kalıplı ceketleri olsun, gömlekleri olsun çok güzel bence o dediğin görünüme kavuşturur seni.

Tshirt kesinlikle Jack And Jones pantolon Zara

gömlek için koton derim. dockers maviye göre çok ucuz ve şık.

dockers tabii.

büyük bi alışveriş merkezine git. ya burda bişey bulmam dediğin yerlere bile gir. boyner, ykm leri dolaş. h&m, pull and bear, loft, t box gömleklerine göz at. mutlaka bişeyler bulursun.

bu türkü değil, ali kocatepe'nin hey gidi dünya hey isimli eseri.
surda: www.youtube.com